Bu hikayeyi yazmamın nedeni eski yaraları kanatmak değil; yeni yaralar açmak hiç değil.
Yaşananların izlediğiniz dizi ve okuduğunuz romanlardaki gibi olmadığını göstermek,
devrin kahramanlarının hatıraları önünde saygıyla eğilmek ve onları rahmetle anmak içindir.
Haziran 1980 Samsun Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısıyım
Sekreter- Kadir Odabaş (Melda ve Nuray’ın babası) sizinle görüşmek istiyor.
Ben - Tamam
K.O - Müjdemi isterim?
Ben - Atakum’a taşınmaya mı karar verdin?
K.O. - Melda Koleji kazandı.
Ben - Kutluyorum. Benim için de öp. Taşınma işini de ihmal etme.
K.O.- Ablan yemeğe davet ediyor.
Ben - Atakum’a taşınınca
K.O. - (Gülerek) Korkuyor musun buraya gelmeye?
Ben - Hayır, sizi Atakum’a zorluyorum.
K.O.- Şaka olduğunu söylememe gerek var mı?
Ben - Yok. Abi yemek işi kolay. Sen kayıt parasını hazırla!
Okulda cam, çerçeve, pervaz kırık dökük, her yer kurşun izi. Çok para lazım.
K.O. - Kayıt parası hazır.
23 Temmuz 1980 Kayıtlar daha başlamadı. Mezunların sorunlu diplomalarını düzeltiyoruz.
Öğleden sonra gelen giden yok. Okulda her gün tomson veya akrep marka silahlı iki polis görev yapıyor.
Bazen bir polis, bazen veya özel durumlarda bir komiser muavini geliyor.
O gün komiser muavini gelmiş. İki müdür yardımcısı ben ve İsmet Bey,
iki polis ortak elli bir oynuyoruz öğretmenler odasında. Keyif almadık bıraktık.
Komiser muavinin telsizi masanın üstünde ve açık.
Akşam iftarda ne yiyeceğimizi konuşuyoruz. Kulağım polisin telsizinde.
Sesini tanıdığım Komiser Orhan Bambal (Daha sonra rahmetli oldu) Liman Mah. de silahlı saldırı olduğunu,
ekiplerin oraya gitmesini anons ediyor. Heyecanla anonsun devamını bekliyorum.
10 dakika sonra O. Bambal’dan tüm ekiplere dikkatli olun anonsu yapılıyor:
‘Bu bölgede saldırı olmamış. Dikkatler buraya çekilerek başka yerde eylem yapılabilir.’
Diğer arkadaşlar önemli bir şey yok dese de kulağım telsizde.
Boşuna endişelendim derken merkezden ‘Gazi Caddesi’nde silahlı saldırı’ anonsu geldi.
Yerimden fırladım. ‘Kadir Abi orada oturuyor’ dedim.
Merkez, ekipler, olay yeri..Telsiz konuşmalarından tam olarak ne olduğu anlaşılmıyor.
Dakika uzar yıl olur türünden birkaç dakika sonra ‘Dişçi Kadir Odabaş’a evinde silahlı saldırı’ anonsu yapıldı.
Olayı ilgili yerlere bildirip hemen hastaneye koştuk.
Yaralı yeni gelmiş. ‘Ameliyata alacağız’ diyorlar.
Tanıdığım bir doktor bildiğimi zannetmiş olacak ki direk Allah rahmet etsin,
başınız sağ olsun’ dedi. ‘Kan lazım değil mi?’ dedim. ‘Değil’ dedi.
Melda, Nuray, Ayşe Abla’yı bilen yok. Saldırı evin içinde olduğu için ilk bilgilerde onların durumu belli değil.
Onlar hastaneye gelirken, biz eve gidiyoruz. Polis sağlıklı oldukları bilgisini veriyor.
Cenaze bir gün sonra kaldırılacak. İki arkadaş evin balkonunda oturuyoruz.
Balkonun altına kadar sokulan bir kişi tarafından eve silahlı saldırı yapılıyor.
Kurşunlar balkon demirlerine geliyor.
Genel Yayın Yönetmenimiz Yener Cabbar’da o zaman orada oturuyor ve olayı görüyor.
Bundan sonra Melda, Nuray ve anneleri dokunulmaz oluyor.
25 Temmuz 1980 çoğunluğu yüksek öğrenim öğrencilerinden binlerce kişinin oluşturduğu kortejle
cenaze Devlet Hastanesinden alınıyor, Gazi Cad.deki evinin önüne,
oradan da Büyükcami’ye götürülüyor ve toprağa veriliyor.
Nihayet 1969 doğumluların girdiği yıl 70 doğumlu Melda’nın kaydını SAL’a yapıyorum.
İlk numarayı istiyor. Bir numara dolu, okul numarası iki, sınıfı yüksek puanlı,
seçkin öğrencilerden oluşan A oluyor. Çoğu zaman sınıf öğretmenleri oldum, altı yıl derslerine girdim.
1980 Ağustos, polisle silahlı çatışmaya giren H.Y. yaralı yakalanıyor.
Üzerindeki silahın balistik incelemesinden, silahın Kadir Abi’ye yapılan saldırıda kullanıldığı anlaşılıyor.
Katil H.Y. de teşhis ediliyor. Bu olayı ve diğer cinayetleri ayrıntılarıyla anlatıyorlar. Katil H.Y. ifadesinde kendisini kimsenin tanımadığını,
kortejin önünden geçtiğini, cenaze törenini izlediğini söyledi.
1981 Erzincan 3. Ordu ve Erzurum 7. Kolordu Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinde,
onlarca cinayetin sorumlusu katil H.Y. örgüt lideri S.B. ve askeri kanat sorumluları yargılanıyor.
Suçları sabit, alacakları ceza belli olduğu için duruşmalarda ukalaca davranıyorlar.
Ağırlaştırılmış müebbet (ömür boyu) hapse mahküm ediliyor, 1989 infaz yasasıyla serbest bırakılıyorlar.
H.Y.’nin hastalıktan öldüğü, S.B.’nin ise işadamı olarak Samsun’da olduğu biliniyor.
Melda kendi sınıfıyla ablası Nuray’ın sınıfı arasında mekik dokuyor.
Böylece SAL 83 mezunları Melda’yı kendi dönemi 87 mezunları kadar tanıyor.
Bir yazımda yanlışlıkla 77 mezunu yazmıştım, düzeltme yapmadım, çünkü o her dönemin mezunu gibiydi.
Melda da ablası da bu büyük travmaya rağmen,
hayata sıkıca tutundular, eğitimlerini tamamladı, başarılı işhanımı oldular.
Melde, sevdi, sevildi, sevgi tohumları ekti.
Onu 28 Aralık'ta Allah (cc)’a uğurladık. Ruhu şad, mekanı Cennet,
Allah’ın rahmeti, Resulüllahın şefaati üzerine olsun!
‘Yine o menekşe gözler aralı
Oya kirpiklerde yaşlar sıralı
Uyu ey gönlümün tatlı maralı!
Susun garip kuşlar, ötmeyin susun,
Güzeller güzeli yavrum uyusun!’